Cefanın ve vefanın yurdunda,

 

 

Asırlık medeniyetlere ev sahipliği yapmış olmanın dinginliği ile gözler önüne serilen kadim Anadolu  kentindeyim.

 Erzurum...

Bir tarafta asırlık geleneklerin buluştuğu sevgi ve saygının timsali, elleri nasır tutmuş  dedelerimiz diğer tarafta Yüzlerinde kilim motifi gibi  hoşgörü okunan bereketin sembolü çilekeş Anadolu kadınları...

Bembeyaz yolların sonunda masallardan fırlamış gibi bizi karşılayan buzdan hayatlar...

Yokluğu tevekkülle varlığı şükürle karşılayan o hayatlar..

O analar ki vatan büyütürler yüreklerinde. Sefkatleri doğuya da batıya da yeter. Geçmişten getirdikleri ferasetleri ile ışık tutarlar bizlere. 

Akşam beş surlarında dar bir sokaktan giriyorum. Sert bir ayaz karşılıyor beni. Burada kullanılan tabir ile “ hava bakır gibi “. Berrak havanın seyrini bozan acı bir koku tüterek yükseliyor evlerin bacalarından. Ve kapı önlerinde kalabalık ayakkabılar dikkatimi çekiyor. Ardından duyduğum gülüşme sesleri eşlik ediyor bana. Her hallerinde mutmain her hallerinde rıza bulunan insanların evlerinden adeta huzur kokuyor.

 Derken ayağıma değen, havası yarı inik bir topla irkiliyorum. Karşımda soğuktan elleri kızarmış nefes nefese kalan kırmızı bereli bir çocuk, 

Onunla bütünleşen çocuk sesleri. Yüzümde vakur bir gülümseme, devam ediyorum.

 Fırınlardan yükselen buram buram sıcak ekmek kokusunu içime çekerken  Kapı önlerine konulan çanaklara gidiyor bir ara gözüm. Orta yaşlı bir kadın ve çevresine toplanan hayvanları izliyorum. 

“Bölüşürsek tok oluruz bölünürsek yok oluruz” diyen koca yürekli insanlardan o güzel insanlardan örnek bir tabloyu canlı izleme fırsatını yakalamış oluyorum böylece.  

Bir yandan hava kararırken öte yandan ezan vakti yaklaşıyor. Karşımda gökyüzünün kızıllığına karışan mübarek bayrak dalgalanıyor, boyası kabuk tutmuş bir evden. Ve Yılların eskitemediği 1517 de yapılan eski bir cami avlusunda soluklanıyorum. Yüzlerinden Zikir nevşesi okunan nur yüzlü dedeler ellerinde tesbih ile bana yaklaşırken Allah aşkı bir meşale gibi bağılarında sürekli yanan  peçeli kadınların akşam için son hazırlıklarını seyre dalıyorum. Fani olduğumuzun farkında baki olanın keşfine çıkarken gözlerim buğulanıyor.

Acıyı bal eyleyen, inancın ve paylaşmanın vücut bulduğu güzel memleketim, Dostluğun, mütevazliğin içimizi ısıttğı soğuk memleketim,

Buram buram Anadolu kokan memleketim...

Memleketim.

 

KONUŞAN İSPİR

Etiketler : İSPİR'İN SESİ
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Emirhan 13 Mart 2023 23:14

    İspirin sesi En Güzel Böyle Anlatılırdı