Erzurum Şehir Hastanesi'nde bir yöneticinin, evli bir kadın sağlık çalışanını cep telefonu mesajlarıyla taciz ettiği iddiası hastaneyi karıştırdı. Gazeteci Onur Sağsöz, konuyu gündeme getirirken, resmi bir açıklama gelmedi.
Ardı arkası gelmeyen şikâyetlerin odağındaki yer oldu Şehir Hastanesi!
Dün gelen telefonlar ve fotoğraf karelerinden sonra hemen gazeteci Güven Uşun’u aradım.
Çünkü geçenlerde TV Erzurum’da hastaneyi konuşuyordu, ‘ne oldu orada?’ diye sordum, anlattı.
“80 yaşındaki babam Dahiliye Servisi’nde yatıyordu. Taburcu olacağı söylendi ancak ortopedi hekiminin konsültasyonu gerekiyordu. Felç geçirdiği için son bir muayene yapılacağı söylenmişti. Beklemeye başladık. Ne gelen var ne giden. İlgili, görevli kim varsa durumu anlattım, yardım istedim. ‘Götürün, yarın bir daha getirirsiniz’ dediklerinde ‘80 yaşındaki insanı, bu havada nasıl götürüp getireyim’ diye sordum. Sonra Başhekim Bey’i aradım, hastane müdürüne yönlendirildim. Müdür Bey, başka bir ortopedi uzmanına yönlendirdi. Gidip kapısında beklemeye başladık. Kamera kayıtları silinmemişse 80 yaşındaki insanın kapı önünde 45 dakika nasıl beklediğini görebilirler. Nihayet içeri girdiğimizde sekreter hanım, ‘Bu yatan hasta. Hastaya giriş yapılmamış, doktorun konsültasyon atması gerekiyor’ dedi. O zaman bizi niye bekletiyorsunuz dediğim de hekimin anlamsız tepkisiyle karşılaştım. Olayı büyütmemek için daha fazla tartışmaya girmeden, babamı alıp başka bir hastaneye götürdüm…”
Allah’tan başhekimi aramışsın demeden edemedim!
Her neyse gelelim mevzuya.
‘Sağlıkta Dönüşüm’ dediklerinde hele ki, o ilk yıllarda hastanelerimiz gayet iyiydi. ‘Tek çatı’ diye tutturup, kentin ortasındaki hastaneleri kapatmasalardı belki bugün bu sıkıntılar yaşanmayacaktı ama olan oldu.
Dile kolay, 11 yıl 122 gün bakanlık yapan Prof. Dr. Recep Akdağ, bu işin yani ‘sağlıkta dönüşümün’ mimarıydı.
Dedim ya, ilk zamanlarda ülkede sağlık sistemi sorun olmaktan çıkmıştı.
En basitinden MHRS dedikleri randevu sistemi takır takır çalışıyordu. Hekim açığı mı, personel yetersizliği mi, görüntüleme randevuları mı şimdi her biri ayrı bir sorun oldu.
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de trafo patladı!
20 gün kadar önceydi.
Şükür kimseye bir şey olmadı ama bölge blok eksi birinci kattaki yoğun bakım ünitesinde yatan hastalar apar topar transfer edildi.
Sadece yoğun bakım değil aynı katta bulunan palyatif servisinde yatan hastalar da taşındı. Düşünsenize ‘ölümün kıyısı’ dedikleri palyatiftesiniz, ‘kalk kalk gidiyoruz…’
Niye? Trafo patladı!
Akşamında problem çözüldü. Hastalar servislere yeniden transfer edildi.
20 gün sonra bir daha… Bu kez trafo patladı mı bilinmez lakin yine elektrikler kesilmişti.
Hayyyydiiiii… Hastalar yine transfer! Koridorlar çift sıra yatak dolu.
Hemşireler kan ter içinde hastaları yataklarıyla asansörlere taşıyor.
İlaçlar, serumlar, enjektörler, ateş ölçerler peşlerinden götürülüyor.
Niye? Elektrik yok!
Her ne kadar titizlik ve gizlilik için de hasta transferlerini sağlasalar da bir hasta yakını dayanamamıştı bu duruma. Telefonun ucunda, “Bu tam bir skandal. Böyle şey olur mu?” diye isyan ediyordu.
Haklıydı!
Hadi trafo patladı… Daha iki yıl öncesine kadar milyonlarca liralık harcama yapıp tadilatını yaptığınız hastanede trafoyu da onardınız! Peki bu kadar kısa süre içinde aynı sorun nasıl ortaya çıkar? Niye önlem almadınız diye sormasın mı hasta yakınları?
Hem en önemli konulardan biri enfeksiyon!
Yoğun bakımlarda ‘mikrop kapmasın’ diye ziyaret izni verilmeyen hastalar, iki kez transfer edildi. Bu hastalara enfeksiyon bulaştı mı ya da enfeksiyona maruz kalsalar sonuç ne olurdu bilmiyoruz.
Yoğun bakımdan söz ediyoruz, kendi tabirleriyle ‘ölümcül bir komplikasyon’ oluşması durumunda bunun sorumlusu kimdir?
Trafo mu?
İşin en can alıcı noktası şu; diyelim ki, hastaların taşındığı yoğun bakımlarda yer olmasaydı, o zaman ne olacaktı?
Hastalar adeta fişi çekilmiş gibi ölüme mi terk edilecekti?
O hasta yakınının dediği gibi yaşananlar tam bir skandal!
Bu durumun kabul edilebilir bir yanı olmamakla birlikte aşağıdaki bu fotoğraf kareleri, ‘sağlıkta dönüşümün’ çöküşü ve de taşımalı sağlığa dönüşüdür!
***
Son olarak şu konuyu da aktarayım.
Hastane yöneticilerinden biri iddiaya göre evli bir kadın sağlık çalışanına tacizde bulundu ardından mobbing devreye girdi. Cep telefonu mesajları AK Parti İl Yönetimi’ne kadar ulaştı ve de ‘idari soruşturma’ açıldı.
Suçlanan hastane yöneticisinin 31 Mart seçimlerinde AK Parti’den belediye başkan aday adayı olması nedeniyle soruşturmanın sumen altı edilip edilmeyeceği merak konusu oldu.
Bu olay da trafo gibi patlar mı, bekleyip görelim ..