Yerel Yönetimlerde Kadınların Potansiyeli ve Önemi

 

Siyaset, bir toplumdaki mevcut olan kaynak ve değerlerin dağıtımı şeklinde tanımlanacak olursa akıllara şu sorunun gelmesi muhtemeldir; tanımlanan sürece ve planlanan faaliyetlere kimler ne oranda dâhil olacak, kadınların katılımı ne oranda olacaktır? Bu sorulardan hareketle siyasal katılımın kitleselleşip tabana yayılması noktasında yerel yönetimlerin işleyişine ve yapısına bakmak gerekir. Yerel düzeyde kadınlar etkin midir? Kadınların etkin olması yönünde yapılan çalışmalar yeterli midir? Öncelikle bu sorular irdelenmelidir. Nitekim bu ve benzeri sorular demokratik, katılımcılığı esas alan bir yerel yönetim anlayışının var olup olmadığını açıklar niteliktedir. Bu noktada Yapılan teşviklere rağmen kadınların siyasette özellikle yerel yönetimlerde katılım oranının arzulanan noktada olmamasının temel sebepleri vardır. En köklü sorunlardan biri olan toplumun sosyo-kültürel yapısı temel sebepler arasında yer alır. Bu perspektifte düşük gelirli, gelişmemiş, dışa kapalı bir bölgede kadına biçilen rol belli olup tekdüze bir kadın profili çizilmiştir. Bu bölgelerin hâkim olduğu ataerkil yapı neticesinde yönetimde söz sahibi olmak bir kimlik meselesi haline gelmiş bu da katılımcılığın önünü tıkamıştır. Bu toplumlarda kadınların geçireceği bir günün nasıl olacağı, haneiçi sorumluluk ve rollerinin neler olacağı kemikleşmiştir. ‘kadın evinde oturmalı, çocuğuna bakmalı akabinde aile de düzeni sağlamalı ve erkek işlerine karışmamalıdır’ şeklinde gelenekselleşen, katı ve yazısız kurallar kadını dar bir kalıba sokmuş olup ev dışında kadının herhangi bir faaliyete katılımının da önünü kesmiştir. Ev dışında başka bir hayatı olmayan, çalışmayan, eğitimden yoksun bırakılan kadınların tabii olarak özgüveni de düşük olacaktır. Bu durumda toplumun kırılgan tabakası olan kadınların, karar mekanizmalarına yönelik mevcudiyetleri de yok denecek kadar az olacaktır. Varlığını tanımladığımız dezavantajlı bu grubun çalışma hayatının kısıtlı olması veya olmaması bir başka sorunu beraberinde getirmiştir: ekonomik bağımlılık. Başka bir açıdan kadınların yeteneklerini keşfedecek alanlarının olmaması, farkındalık kazanamamış olmaları ve daha birçok handikap yerel yönetimlerde kadın rolünün kısıtlı olmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla sürdürülebilir bir kalkınma ve yönetişim için öncelikle bu sorunlar çözüme kavuşmalıdır. 

Ulusal ve yerel siyasete bakıldığı zaman yönetim erki eril bir alan olarak görülse de bunun önüne geçmek için ülkemizde birçok çalıştay yapılmıştır. Öncelikle son yıllarda kadınlara yeni istihdam alanlarının açılması, meslek edindirme kurslarının açılması, farkındalık eğitimleri verilmesi, siyaset için gereken hitap, iletişim kanalları, özgüven gibi pratikler için değişik platformlarda birçok eğitimler düzenlenmiş olması kadınlara bu becerileri edinebilme fırsatı sunmuştur. Öte yandan kadının çalışma hayatına aktif olarak girmesi, gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurması, girişimcilik yönünde çeşitli adımlar atabilmesi, kadına özgüven, özsaygı ve öz sevgi kazandırmış ve dış dünyaya açılımını hızlandırmıştır. Kazanılan tüm bu motivasyonlar ve elde edilen bulgular, kadınların araştırma, geliştirme yeteneklerini, liderlik ve organizasyon becerilerini olumlu yönde etkilemiştir. Gerek fizyolojik gerek psikolojik olarak desteklenen ve dış dünyaya açılan kadın, yaşam standartlarını iyileştirme noktasında kendi konfor alanını terk ederek artı değer üretmek isteyecektir. Değişen ihtiyaç ve isteklere yönelik eşgüdümlü çalışan kadınlar belli organizasyonlarda bulunarak yetkinlik kazanacaklardır. İşgücünde kadınlara eşitlikci anlayış ile yaklaşılıp farklı alanlarda fırsat yaratılması ekonomik şiddeti de ortadan kaldıracaktır. Tüm bu pozitif etmenler kadınların liderlik becerilerini ortaya çıkarıp üst noktaya taşıyacaktır. 

Sahip olunan kaynaklar ve sağlanan olanaklar rekabet ortamını var etmektedir. Kaynakların ne yönde ve kimler tarafından kullanılacağına dair tartışma ve karar mekanizmalarında kadınların yer alması, sözde değil özne olması mevcut kentin idari sistemine farklı bir bakış açısı kazandıracak ve gelişimine katkı sunacaktır. Böylece yerel yönetim faaliyetleri, toplumun dezavantajlı gruplarına hitap edebilen, katılımcılığı esas alan, etkin, şeffaf, engelsiz ve çözüm odaklı nitelikte olacaktır. Dolayısıyla yerel yönetimlerde kalkınma ve gelişimin istikrarlı ve verimli sürdürülebilmesi noktasında kadınlar nihai önem taşımaktadır.

 

 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.